2009 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2009 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2010 Pazartesi

1. Sene-i Devriye'mizde PRAG'daydık...


2008 yılının, Ağustos ayının 8. gününde ben ve eşim bir yastıkta kocamak üzere nikah memuru huzurunda imzalarımızı attık. Hem de az bulunur günlerden 08/08/08'de... ve zamanın nasıl hızlı aktığını anlamadan 1 sene oluvermiş bile.

08 Ağustos 2009... 1. sene-i devriyemiz... Bu özel günde güzel bir yerde olmak istedik. Cuma günü yola çıkıp, pazar günü dönebileceğimiz ve aynı zamanda gideceğimiz yerin Stuttgart'a yakın olması tercih sebebimizdi. Alternatifler arasında güzel kıyılarıyla adını çok kez duyduğumuz Hırvatistan - Pula vardı, ancak 8 saatlik yol gözümüzde büyüdü ve biz de Prag'a gitmeye karar verdik.


Rüya şehir HEIDELBERG...

Ne zaman gittik, gezdik, gördük : 4 Temmuz 2009
 

Heidelberg bir rüya sehri olmali... Sanki masal kitaplarindan cikmis  gibi... Sehre girdigimiz anda icimizde sevgi kelebekleri ucusmaya baslamisti bile ve bu his ilerleyen dakikalarda ben burda yasamak istiyorum söylemlerine, hatta sehirden ayrildiktan sonra ise nolur bir daha gelelim yakarislarina kadar vardi...Sanirim bu cümle Heidelberg'i ne denli begendigimizi ve kesinlikle görülmesini tavsiye ettigimizi yeterince aciklayacaktir.

Bizi Heidelberg'e atan rüzgar, Ankara'dan ziyaretimize gelen kuzenimizi gezdirme istegiydi. Aslinda daha önce Mannheim'a gelmis ve 20 dk mesafedeki Heidelberg nasil bir yerdir diye merak etmemis de degildik. 

Rotamizi Sinsheim Auto und Technik Museum'a dogru cevirince Heidelberg'e de ugramak farz oldu...Yorucu bir müze gezisi ardindan, sonunda Heidelberg'e vardik.Ne yazik ki kisitli zamanimiz vardi ve 1,5 günde heryeri görmeliydik.

13 Ağustos 2009 Perşembe

Almanyanin gölleri, KÖNIGSEE ve CHIEMSEE...


Ne zaman gittik, gezdik, gördük : 31 Mayıs 2009

Ve sonunda... Mayıs ayının son günlerinde çıktığımız seyahatimiz sona eriyor. Aslında 4 günlük tatilimiz vardı ama bloğa baktığımda neredeyse tüm iletilerimin aslında bu geziye ait olduğunu görüyorum. Kendimize bir mantra seçmemiz gerekseydi herhalde bu "Az zamanda çok yer gez" olurdu.
Salzburg'dan dönüşte yolumuzun üzerindeki Königsee ve Chiemsee'ye uğramayı planladık. Salzburg'dan çıktığımızda hava yağmurlu ve serindi. Königsee'ye geldiğimizde de hiçbirşey değişmeyecekti... Dağların arasında kendine has havası ve doğasıyla harika bir yer Königsee. Tıpkı cennetten bir köse gibi...

Königsee'den görüntüler...



21 Temmuz 2009 Salı

Mozart'in dogdugu kent SALZBURG...



Ne zaman gittik,
gezdik, gördük : 31 Mayıs 2009

Yeni bir ileti eklemeyeli uzun zaman oldu, malum araya gezilecek yerler, yaz tatilleri girdi. Birbiri üzerine eklenen anılar ve hikayeler günümüze zenginlik katarken, anlatılmamış yerlerin detaylarını da kafamızdan silmeyi ihmal etmedi tabi. Böyle zamanlarda neyseki fotoğraflar var diyorum...

Mayıs ayının son günlerinde çıktığımız gezimizin aslında 3.günü... Mühldorf, Burghausen'den sonra kendimizi yola vurduk. Amacımız Avusturya'nin büyülü kentlerinden Salzburg'u görmekti. Almanya ve Avusturya sınırında, kah bir ülkede kah diğerinde Salzburg'a doğru seyre daldık. Hemen kendimize kalacak bir yer ayarlayıp, şehri gezmek istiyorduk. Aklımda internette büyüleyici fotoğraflarını gördüğüm Schloss Anif vardı, gezmeye oradan başlayacağımız için kalacak yerimiz de Anif'te olabilirdi.

19 Haziran 2009 Cuma

Avrupanın en uzun kalesi, BURGHAUSEN...


Ne zaman gittik, gezdik, gördük : 30 Mayıs 2009


4 günlük resmi tatili fırsat bilip, Mühldorf'a doğru yola çıktık. Ancak şehirde ilgimizi çeken çok da fazla güzellik olmayınca, çareyi civarda aramaya başladık ve otel görevlisinden Burghausen'i öğrenerek yola koyulduk.

Duyduğumuz ve yolda tabelalarda birçok kez gördügümüz kadarıyla, Burghausen Avrupa'nın en uzun kalesine sahipmi
ş. Merakımızı pekiştiren bu tabelalar eşliğinde, Burghausen'ın eski şehrine giriş yaptık... Meydana gelip araçtan indiğimizde güzel bir gün geçireceğimizi hemen hissetmiştik. Sanki bu şehrin ruhu var gibiydi, Mühldorf'un aksine... İçimizi kaplayan heyecanla deklanşörü ardı arkasına savurmaya başladık. Ne kadar çok fotoğraf çektiğimizi akşam olduğunda anlayacaktık.

18 Haziran 2009 Perşembe

Mühldorf am Inn


Ne zaman gittik, gezdik, gördük : 30 Mayıs 2009


Mühldorf'la ilgili neler yazmam gerektiğini bilmeyerek başlıyorum bu yazıya. Aslında hiç bir bilgimiz yokken, ebay üzeri aldığımız otel kuponu sayesinde yollarımız kesişti Mühldorf ile. Çok turistik bir yer olduğunu söyleyemem. İçerisinde olmasa da etrafında görülesi yerler var. Zaten can alıcı gezimizin başlangıç noktasıydı Mühldorf.

Şehir içerisinde gördügümüz en ilginç ayrıntı ise bir av müzesine ait. Tesadüfen rastladığımız müze ziyarete açık değildi. Ancak dışarısındaki objeler öyle enteresandı ki, eminim içeride de yaratıcı bir sürü ayrıntı vardı. Kelimelerin kifayetsiz kalmaya başladığı noktadayım sanırım. En iyisi sözü fotoğraflara bırakmak...

10 Haziran 2009 Çarşamba

Bir MANNHEIM akşamında...


Ne zaman gittik, gezdik, gördük : 09 Mayıs 2009

Serkan Çağrı'nin Mannheim'da konser vereceğini duyduğumuz anda, her ne kadar yakın olmasa da gitmeye ve konser öncesinde kısa bir şehir türü yapmaya karar verdik. Gezimiz günü birlik olacaktı. Ancak herşey aklımızdaki gibi olmadı... Mannheim'a vardığımızda konser başlamak üzereydi... Dolayısıyla gün ışığında şehri görme şansımız olmamıştı.

9 Haziran 2009 Salı

Baharın renkleriyle ŞIRINCE Sokaklarında...


Ne zaman gittik, gezdik, gördük : 10 Nisan 2009

İzmir'e doğru seyahatimizi planlarken, Şirince hep aklımızdaydı...Gidilip görülesi bir yer olduğunu senelerdir duyar, oraya gidenlerin getirdiği meyveli şarapları zevkle içerdik. Bizim seyahatimiz ise bahara kısmetmiş... Belki de en güzel zamanıdır...
Baharın renkleriyle dolu çiçekli yamaçlardan devam ederek ulaştik Şirinçe'ye... Ve yaklaştıkça yamaca sıralanmış kü
çücük beyaz evler gözümüze ilişti.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Ankara'dan İzmir'e giderken karşımıza SART çıktı...


Ne zaman gittik, gezdik, gördük : 7 Nisan 2009

Yolda karşımıza tarih dolu yerler çıkacağından habersiz Ankara'dan İzmir'e doğru ilerlemekteydik. Manisa'ya girdikten sonra bağların ve zeytin ağaçlarının arasında, gözümüze yol kenarından görünebilecek kadar uzaklıkta eski yapılar çarpt
ı. İzmir ve Efes çevresindeki eski uygarlık ve antik kentlerden haberdardık, ancak yolumuzun tam da bu kısmında böyle bir zenginlik olduğundan tamamiyle bihaberdik. Ne yazık ki gördügümüz bu hazineye ulaşabilmek için saat oldukça geçti. Ziyaret saati olmadığı için de ancak çitlerin arkasından resmedebildik bu güzellikleri... ve sonra bir daha görüşmek üzere vedalaşıp İzmir'e doğru yolumuza devam ettik...

5 Haziran 2009 Cuma

Peri Bacaları'nın büyüsüyle KAPADOKYA...


Ne zaman gittik,
gezdik, gördük : 5 Nisan 2009

Ankara’ya yakın ve günü birlik gidip dönebileceğimiz bir gezi noktası ararken, kendimizi Kapadokya’da bulduk. Gidilebilecek yerleri de araştırmamıştık halbuki… Ama aklımızda, senelerdir Kapadokya denince en çok duyduğumuz Ürgüp ve Göreme vardı. Bunu bilmek bile yeterdi belki. Zaten arabayla yola çıkmıştık ve trafik işaretleri de bize yardımcı olmak için tam olmaları gereken yerdeydi. Yolumuzun üzerinde Göreme levhasını görünce, hemen o yola saptık ve karşımıza Uchisar’dan peri bacalarının gölgesinde Erciyes dağının silueti çıktı… Baharın habercisi dallardan fışkıran çiçeklerin eşliğinde manzara mükemmeldi. Bu başlangıcın hemen ardından, kendimizi görüntülenmeyi bekleyen güzel manzaraların peşinde koşarken bulduk. Bir de Kapadokya rehberi almayı ihmal etmedik. Ama o kadar çok görülmesi gereken yer vardı ki, tüm bunları bir güne sığdıramazdık.
Öyle de oldu… Açık hava müzesinin gezme saatlerine yetişemedik, yeraltı şehrini ise gezemedik…

BEYPAZARI'nda olmak...


Ne zaman gittik,
gezdik, gördük : 4 Nisan 2009

Ankara'ya 1 saat uzaklıkta olan Beypazarı, adımınızı attığınız anda dar sokakları ve tarihi konakları ile içinizi ısıtıyor...
Oraya gidene kadar daha önce duymadığım bir yerdi, Beypazarı. Ankara'dan akşam yemeği yemek için yola çıktığımız ve bu kararı verirken bu kadar memnun kalacağımızı bilmediğimiz bir yerdi ayrıca. Ama ne yazık ki akşam üzeri gittiğimiz için, o güzel ve daracık sokaklardan gün ışığında geçemedik.
E o zaman bizi büyüleyen neydi?
Bizi büyüleyen ilk olarak, kurtlar gibi a
çken derdimize deva olan o güzel Müjgan Abla'nın tarhana çorbası, Taş Mektep'te yediğimiz Beypazarı güveci ve dolması, sonra ise karanlıkta ilerlerken tesadüfen rastladığımız Yaşayan Müze... Ve unutmadan Yaşayan Müze'nin kurucularından dinlediğimiz kadarıyla sıcacık, geleneklerine bağlı ve bu yönleriyle kendilerine hayran bıraktıran Beypazarı halkı...


Anlatacak çok şeyim var...

Aslında biraz olsun geçmişe dönsek, o kadar çok anlatacak şeyim var ki... ama buna ne zaman yeter ne de hafızam artık eskisi kadar taze...en iyisi bu seneyi yanı 2009'u anlatmak...

2009'da neler mı gördük...Nisan ayında baharı karşılamak için Türkiye'deydik mesela...

Beypazarı, Kapadokya, Şirince tüm güzellikleriyle bize baharı yaşattı, kısa bir zaman içinde olsa...

Sonra evimize döndük ve civarı keşfetmeye çalıştık.

Bir konser için gittiğimiz Mannheim sokakları var aklıma gelen. Akşamında bile renkli olan bu şehir eminim gündüzünde de ışıl ışıldır...

Daha çok yeni, 1 hafta önce gördügümüz Mühldorf am Inn (Bavyera/Almanya), Burghausen (Bavyera/Almanya), Salzburg (Avusturya) ve yolumuz üzerinde kalan Königsee (Bavyera/Almanya), Chiemsee (Bavyera/Almanya) yarı güneşli yarı yağmurlu da olsa keyifli anlar tattırdı bize...

Bakalım gelecekte hangi tadlara yolculuk var:-)