Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ocak 2014 Cuma

HOŞÇAKAL 2013, MERHABA 2014


En son blogda (link) yine Asya’ya gideceğimizden bahsetmiştik ya, e biz gittik de döndük bile… Üç haftayı doya doya Sri Lanka, Tayland ve Malezya’da geçirdikten sonra yine kürkçü dükkanındayız.

Döneli bir hafta bile olmadı henüz, o yüzden yeni bir gezi yazısı performansı beklememek lazım, zira halen daha zaman kavramımızı eskiye döndüremedik. Avrupa saatiyle yatıp Asya saatiyle kalkar, gün içinde zombi gibi gezer olduk. Yoğun iş temposuna ışık hızıyla girişimiz de pek kolaylık sağlamadı bize elbette. Ama hani diyoruz ya bizim bir Facebook sayfamız var diye, işte orada durmadan fotoğraf yayınlıyoruz. Eğer merak ederseniz sizi de bekleriz. Hem Facebook sayfamızı beğenirseniz tüm güncellemelerden haberdar da olursunuz, bizden söylemesi:)

20 Mart 2013 Çarşamba

Hoşgeldin İlkbahar


İlkbahar demek doğanın uyanışı, yeni bir maceraya yine yeniden başlamak ve aslında her seferinde yeni bir seyahat demek. Ben doğanın bu yolculuğunda hep sevince boğulurum ve her bahar yeni bir yazı yazmak isterim. Her bahar dediğime bakmayın Gezgindir Gezenin Adı tarihinde bu ikinci geleneksel bahar yazısı :)

12 Haziran 2012 Salı

Fransa'nın Gizli Cenneti, COLMAR


Cennet! Evet cennet gibi bir şehir Colmar... İlk olarak otoparklardan eski şehre giriyor ve araba yollarına yakın dolanıyorsanız, "nasıl, burası mı cennet?" diyebilirsiniz. Zira bize öyle olmuştu. Elimizde haritamız olmadığı için eski şehrin etrafından dolanıp durmuşuz, ama sonunda ayaklarımız bizi eski şehre getirdiğinde meydanlar cıvıl cıvıl ve insanlarla doluydu, keyfimizin yerine gelmesi uzun sürmedi.

Daha önce Colmar'ı Open Travel (http://opentravel.com/blogs/fairytale-destinations/) sitesinin yayınladığı Masalsı Destinasyonlar listesinde görmüştüm. O andan itibaren Freiburg ile komşu olan bu cennet şehir gezi listemize eklenmiş oldu.


31 Mayıs 2012 Perşembe

Akdeniz'in 300 günü güneşli kenti, MARSILYA



Annecy'den sonra direksiyonumuzu Güney Fransa'ya yani Provence-Alpes-Côte d'Azur bölgesine çevirdik. Akdeniz'in 300 günü güneşli şehri, Marsilya’ydı bu sefer hedefimiz…

Kimi zaman yağmurlu kimi zaman güneşli yolculuk boyunca (kullandıgımız yolun adı Autoroute du Soleil  - Günes yolu idi), güneye doğru ilerledikçe tanıdık ve bir o kadar da görülmesi gereken yerler birer birer tabelalarda kendini gösteriyordu; Grenoble, Orange, Avignon... Hatta bir ara tamamen taş evlerden oluşan kücük bir yerleşim dikkatimizi çekti, o kadar ki dönüş yolunda uğranmalıydı. Sonradan öğrendik ki burası Mornas'mış. 

20 Nisan 2012 Cuma

Fransa'nin Venedik'i, ANNECY

Dört günlük Paskalya tatili geldi çattı, iş yoğunluğu koşuşturmaca derken son güne kadar evde kalıp kalmayacağımız belli değildi. Tam da bu sırada Mart başından beri bize harika bir bahar yaşatan hava, yapacağını yapmış ve Avrupa'nın üstüne kara bulutlarını salıvermişti. Meteoroloji 4 günün de Stuttgart semalarında karanlık geçeceğini söylemesiyle, son dakikada arabayla ulaşabileceğimiz güneşli bir yerler aramaya başladık. İki seçeneğimiz vardı. Hırvatistan - Pula ya da Fransa - Marsilya... 300 günü güneşli Provenz şehri, Marsilya ağır basınca, Perşembe akşam kararımızı verip Cuma sabah apar topar düştük yollara. Haritaya göre en kısa yol İsviçre üzeri 918 km'ydi. Hem kısa hem de ekonomik olarak daha avantajlı bir yoldu bu. Çünkü ne kadar az Fransa'nın paralı otobanlarında olursak o kadar iyiydi, tabi ki bütçemiz için;). İsviçre'den bir kere alınan vinyet bir yıl geçerli oluyorken, Fransa otobanları tek seferlik geçiş için deve yüküyle para istiyor. 

20 Mart 2012 Salı

Bugün resmen BAHAR başlangıcı...

Bugün astrolojik olarak bahar basliyor... Bugün gece ve gündüzün esit oldugu gün, yani ilkbahar ekinoksu. Aslinda meteorolojik olarak, bahar zaten 2 haftadan beri Almanya'da tasin topragin yüzünü güldürüyor:) ama yine de resmen baharin basladigini bilmek insanin icini daha da kipir kipir yapiyor:))

Google da baharin baslangicini yeni bir doodle ile karsilamis... Güzel de olmus...

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Avrupa'nın Başkenti; STRAZBURG

Summary: Strasbourg is one of the most important cities in Europe in terms of economy and politics. The city features the characteristics of both French and German architectures. Ill river flows through the city and it's possible to take a boat trip to enjoy city's picturesque on the water.  
Strasbourg Cathedrale / Cathedral of Our Lady of Strasbourg (Cathédrale Notre-Dame-de-Strasbourg) , Petite France and European Parliament are the most attractive touristic places of Strasbourg                                                                                   

Avrupa’nın başkenti lakabına uygun görülen iki şehir var sanıyorum; birincisi Brüksel ve ikincisi Strazburg. Avrupa Parlamentosuna ev sahipliği yapan bu şehirler Avrupa ekonomi ve politikasının da göz bebeği.
 
Strazburg - Ill Nehri
Strazburg (ing.- fra. Strasbourg, alm. Straßbourg) , Avrupa Birliği için önemli olmasının yanı sıra çok güzel, gezilesi, görülesi bir şehir aynı zamanda. Fransa’nın Almanya sınırında yer alan ve yapılarıyla değil ama iklimiyle Almanya’dan ayrışan şehir, ayrıca büyük bir üniversite kenti. Senelerce bir Almanların bir Fransızların eline geçmiş ve tarihteki bu gelgitli yolculuğunu günümüzde dahi mimarisiyle yansıtıyor. 

Ne zaman gittik, gezdik, gördük : 2 Nisan 2010

22 Haziran 2011 Çarşamba

Paris'te midye keyfi: Léon de Bruxelles

Midye severlere ya da yeni tarzlar denemeyi sevenlere Léon de Bruxelles...

Bizim Léon de Bruxelles ile tanismamiz senelerce evvel tavsiye üzerine oldu. daha ilk seferinde degisik bir lezzet denemekten o kadar memnun kalmistik ki, bir sonraki gidisimizde de yine ayni subede ayni masaya oturduk, ani tazeleme firsati da cabasiydi. Hemen ardindan Leon, Paris'e her gidisimizde rutin bir ziyaret oldu bizim icin...

Leon de Bruxelles, 1989 yilinda kurulan ve Belcika kökenli cok lezzetli midye yemekleri olan bir zincir restoran. Ilk olarak Friture Léon adiyla Brüksel'de acilmis ve ünü sinirlari asmaya baslayinca ilk restoranlarini 1989 yilinda Léon de Bruxelles ismiyle Paris'te acmislar. Ve su anda 61 adet subeleri mevcut. Bütün subelerin dekorasyonu ve ya servis kalitesi ayni midir bilmiyorum ama lezzetin ayni oldugu konusunda süphem yok.