Hollandalılar, ülkenin coğrafyasından ötürü yüzyıllar boyunca doğayla mücadele etmek zorunda kalmış, su baskınlarından korunmak ve güvenli yaşamak için çareler arayıp durmuşlar… Suyun toplanmasını engellemek için kanallar, suyu boşaltmak için yel değirmenleri inşa etmiş ve neredeyse tüm ülkeyi duvarlarla koruma altına almışlar. Hollandalıların yüzyıllar süren bu çabasını ve sonucunda elde ettikleri başarıyı en iyi ortaya koyan söz yine Hollandalıların kendi söyledikleri “Tanrı Dünyayı, Hollandalılar ise Hollanda’yı yarattı” atasözüdür.
Deniz seviyesinin altında olan ülkede, 12. yüzyıl sonlarına doğru Güney
Denizi’nin (hol: ZuiderZee) ilerlemesine engel olmak için Amstel nehri
kenarına bir baraj kurulur. Amstelredam yani Amstel Barajı… İşte
Amsterdam’ın bilinen tarihi, bu baraj ve barajın üzerindeki küçük
balıkçı kasabasıyla 13. yüzyıldan itibaren başlar. Zamanla isim
değişikliğe uğrayıp Amsterdam olur ve şehrin yerleşimi yoğunlaştıkça
yeni kanallar açılır, kanallar inşa edildikçe şehir büyümeye devam
eder..
Amsterdam
kuzeyin Venedik’i olarak anılıyor, ama işin aslı Venedik’ten daha fazla
kanala ev sahipliği yapıyor. Günümüzde şehirde yaklaşık 165 kanal
(hol:Gracht), 90 ada, 1400 köprü bulunuyor. En bilinen kanallar ise
Prinsengracht, Herengracht, Keizersgracht ve Singel. Amsterdam’ın
tepeden bakıldığında çember şeklindeki kanallar bölgesi, UNESCO Dünya
Kültür Mirası Listesi'nde yer almakta.
Amsterdam aynı zamanda özgürlük ve hoşgörünün de şehri… Hafif olarak tanımlanan uyuşturucu maddelerinin kullanımına tanıdığı serbestlik, eşcinselliğe gösterilen saygı ve şehrin ortasında kurulan genelevleri sadece birkaç örnek. Hollandalıların özgürlüğe verdikleri önemin en büyük örneği ise Katolik Ispanya Krallığının Protestanlara yaptığı zulme katlanamayan I. William’dır(William I. van Oranje, William the Silent, Father of Fatherlands). Hollandalılarla özdeşleşen turuncu renk de İspanya’ya karşı verilen bu bağımsızlık mücadelesinin lideri I. William‘ın doğduğu Orange kentinden gelir. Günümüzde kırmızı, beyaz ve mavi olan Hollanda bayrağı, 16. yüzyılda turuncu, beyaz ve mavi renkli olarak Prens William tarafından tasarlanmış. Her ne kadar 17. yüzyılda turuncu renk yerini kırmızıya bıraksa da, turuncu halen daha kraliyetin, Hollandalıların ve aynı zamanda Protestanların rengi.
Amsterdam’da nereleri gezmeli?
Amsterdam’ı tanımak için en
iyisi kanallar boyunca dolanmak, daracık sokaklar arasında kaybolmak…
Bunun için ulaşım aracını siz seçin; ayaklarınız ya da bisiklet.
Amsterdam öyle küçük bir meydan ve meydanın etrafına kurulan bir şehir
değil, ama heryer birbirine yakın. Amsterdam’ı Amsterdamlı gibi yaşamak
isterseniz o zaman mutlaka bisiklet kiralamalısınız. Özgürlüklerin şehri
Amsterdam’da bisikletlilerin yol hakkı herşeyden üstün, hatta
yayalardan bile. Şehirde bir milyonu aşkın bisikletli trafiği olduğu
tahmin ediliyor. Yani bisiklet kullanımı nüfusun neredeyse %50’si
civarında.
Amsterdam’da kalmak için en az 3-4 gün ayırın, hatta gezmek istediğiniz müzeleri de hesaba katarsanız daha fazla zaman ayırmanız bile gerekebilir.
Birbirine tutunmazsa
yıkılacakmış gibi görünen evleri, yüzlerce kanal ve köprüleri,
milyonlarca bisikletli trafiği, parkları, bahçeleri, müzeleri,
pazarları, birbirinden lezzetli peynirleri, meşhur laleleri ile her
zevke hitap eden muazzam bir şehir, Amsterdam. Ancak şehri anlamak için
yol katetmek gerek; yolunu kaybetmek, kendini hiçbir rehberde yazmayan
sokaklarda bulup yeni yerler keşfetmek gerek… Yine de başlangıç olarak
birkaç ipucu:
-
Geziye başlamak için en uygun nokta istasyon ve ardından meşhur Dam Meydanı, 13. yüzyılda adı geçen baraj işte tam burada kurulmuş.
-
İstasyondan Dam Meydanı’na giden cadde Damrak, mağazalar ve hediyelik eşya dükkanları ile en turistik noktalardan biri. Buradaki büfelerde değişik soslar eşliğinde patates kızartması yemeyi ihmal etmeyin.
-
De Wallen, Red Light District olarak bilinen genelevlerin olduğu bu bölge, Hollandalıların hoşgörüsüne tanıklık edebileceğiniz bir yer. Burası aynı zamanda barların ve coffee shopların da yoğunlukta olduğu bir bölge.
-
Red Light District ile Chinatown’un bulustuğu nokta, Nieuwmarkt. Ortaçağda şehrin kapılarından biri olan bina, duvarların yıkılmasıyla çeşitli amaçlarla kullanılmış. Bina Amsterdam’ın dini olmayan en eski binası. Bir çok kafe, coffee shop ve meydanda kurulan pazarıyla görülmesi gereken noktalardan.
-
Amsterdam ve kanallardan bu kadar bahsetmişken, sadece kanal boyunca dolaşmak yetmez bir de mutlaka kanal turuna çıkmalısınız. Eğer kalabalık bir grupla birlikteyseniz tekne kiralamak da eğlenceli olacaktır.
-
Herbiri ayrı üne sahip meydanları; Museumplein, Leidseplein, Rembrandtplein, Niewmarkt birbirinden uzak olmasına rağmen yine de yürüme mesafesinde.
-
Museumplein, tüm müzelerin bir arada olduğu meydan… Müzeleri ziyaret etmek istemiyorsanız dahi meşhur İamsterdam yazısının yanında fotoğraf çektirmek için mutlaka yolunuz Museumplein’a düşecektir.
-
Leidseplein, Amsterdam’da gece hayatının en yoğun olduğu yer. Zevkinize hitap edecek her türlü bar ve restoranları burada bulabilirsiniz.
-
Ünlü ressam Rembrandt’ın ismini alan meydan Rembrandtplein, Amsterdam’ın gece hayatı yoğun olan diğer bir bölgesi.
-
Amsterdam birbirinden güzel ve ünlü müzelere ev sahipliği yapıyor. En çok ziyaretçi alan Hollanda Ulusal Müzesi – Rijksmuseum’da Hollanda Altın Çağı ve Asya sanatına ait eserleri bulmak mümkün. Van Gogh’un en geniş koleksiyonuna sahip olan Van Gogh Müzesi ikinci bir adres. Diğer ilgi çekici seçenekler arasında ise; Ressam Rembrandt’ın yaklaşık 20 yıl yaşadığı evi Rembrandthuis, Holokostun sembollerinden Anne Frank’ın doğduğu ev Anne Frank Huis, alternatif bir deneyim olan Heineken Experience yer alıyor …
-
Mutlaka zaman ayrılması gereken pazarlar; Hollanda‘nın en büyük açık hava pazarı Albert Cuypmarkt, Waterlooplein Bit Pazarı, Oudemanhuis Kitap Pazarı, Cumartesi günleri kurulan Organik ürünler Pazari – Noordermarkt ve laleleriyle meşhur Hollanda’ya gitmişken güzel lale çeşitlerini bir arada görüp soğanlarından edinebileceğiniz Çiçek Pazarı (hol: Bloemenmarkt)
-
Şehrin arka bahçesinde, Leidseplein’in hemen yanı başındaki cennet, Vondelpark… Yoğun koşturmacalı bir günden sonra derin bir nefes alıp günün yorgunluğunu atmak için ideal bir yer.
-
Amsterdam’ı hakkını vererek gezdiniz, çok güzel vakit geçirdiniz ve eve dönmeden önce hala vaktiniz var ise çevredeki yel değirmenlerini görmeye gidebilirsiniz. Eğer seyahatiniz yaz aylarına denk gelirse çevredeki plajlar ise diğer bir alternatif.
Amsterdam’a ne zaman gitmeli?
Mayıs-Eylül arası Amsterdam’ı
gezmek için en uygun zaman. Ama herkesin tam da bu zamanlarda gitmek
isteyeceğini ve kalabalık nedeniyle müze kuyruklarının ne kadar çekilmez
hale gelebileceğini düşünürseniz, seyahatinizi daha serince ve rüzgarlı
olan Ekim ayına denk getirmek mantıklı olabilir.
Amsterdam’a gitmek için ayrıca önemli festival ve etkinlikleri de göz önünde bulundurmak seyahatinizi paha biçilemez tecrübelerle dolduracaktır. Bu etkinliklerden bir kaçı:
-
Kraliçenin doğum gününü kutlamak için her yerin turuncuya büründüğü gün, 30 Nisan (Konninginnedag),
-
Temmuz‘da şehri renk cümbüşüne çeviren, Amsterdam Gay Pride,
-
Her yıl Kasım ayının ilk Cumartesi günü düzenlenen, Müzeler Gecesi,
-
7 Aralik – 20 Ocak arasında düzenlenen ve şehrin baştan başa ışıklandırıldığı, Amsterdam Işık Festivali…
Amsterdam’da nerede kalmalı?
Amsterdam’da hostelden, beş
yıldızlı otele kadar her zevke ve ihtiyaca göre kalma imkanı mevcut.
Gezinizi farklı kılmak isterseniz bot evlerde kalmak güzel bir
alternatif olabilir. Ancak yüksek sezonda, uzun süre önceden rezervasyon
yapmanız gerekecektir.
Amsterdam’da ulaşım
Daha fazla fotoğraf için :
https://www.facebook.com/media/set/?set=a.461658290585686.1073741827.342934429124740&type=1
Harika bir yazi hatta muhtesem bayildim!
YanıtlaSilElime alip bir de bu yaziyla gezecegim Amsterdami. Elien saglik!
Selam Gülcin,
Siloralarda yasayan biri olarak senden böyle güzel bir yorum almak harika:) Cok mutlu oldum!
Sevgiler,
Serap
çok keyifli ve bilgilendirici bir yazı olmuş çok teşekkürler :)
YanıtlaSilasil güzel yorumunuz icin ben tesekkür ederim:)
SilOcak ayında Amsterdam'a gideceğim, araştırma yaparken sayfana denk geldim, çok güzel bilgilendirici bir yazı olmuş, gitmeden tek tek not alacağım:)
YanıtlaSilMerhabalar,
SilBöyle raslantilari cok seviyorum bu sayede ben de senin blogunla tanismis oldum;)
Amsterdam'dan cok keyif alacagina eminim:)ayrica notlarimin faydasi olursa cok sevinirim...
Simdiden bol keyifli seyahatler diliyorum,
Serap
Fotoğraflara bayıldık! Ellerinize sağlık!
YanıtlaSil