2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2013 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ocak 2014 Cuma

HOŞÇAKAL 2013, MERHABA 2014


En son blogda (link) yine Asya’ya gideceğimizden bahsetmiştik ya, e biz gittik de döndük bile… Üç haftayı doya doya Sri Lanka, Tayland ve Malezya’da geçirdikten sonra yine kürkçü dükkanındayız.

Döneli bir hafta bile olmadı henüz, o yüzden yeni bir gezi yazısı performansı beklememek lazım, zira halen daha zaman kavramımızı eskiye döndüremedik. Avrupa saatiyle yatıp Asya saatiyle kalkar, gün içinde zombi gibi gezer olduk. Yoğun iş temposuna ışık hızıyla girişimiz de pek kolaylık sağlamadı bize elbette. Ama hani diyoruz ya bizim bir Facebook sayfamız var diye, işte orada durmadan fotoğraf yayınlıyoruz. Eğer merak ederseniz sizi de bekleriz. Hem Facebook sayfamızı beğenirseniz tüm güncellemelerden haberdar da olursunuz, bizden söylemesi:)

12 Aralık 2013 Perşembe

Yeni Rota: Yine Asya


Yollara düşmeye iki haftadan az zaman kaldı ve biz rotamızı ancak yeni planlayabiliyoruz. İzinleri ayarlayalı epey zaman geçti geçmesine ama, dünya güzel, görülecek çok yer var diyip, her yere bakınıverdik. Karar vermek de iyice zorlaştı böylece. Önce yakınlar olsun diye düşündük, sonra uzaklar çağırdı sanki. Ayran gönüllüyüz ya, Küba’dan Afrika’ya, Patagonya’dan Filipinler’e kadar görmek istediğimiz her yer ya olursa diye incelendi, ama nafile… Seyahatten aylar öncesinden biletleri ayarlamak, ekonomik seyahatin en önemli adım taşıdır ama, olmadı işte, son dakikada her yer ateş pahası... Doğal afet faktörünü de unutmamak lazım. Sonra gidiş dönüş biletlerinden hayır gelmeyip tek yön biletleri incelemeye başlayınca olan oldu… Sonuç, ağzımızın tadına göre bir rota çıkardık kendimize.

22 Kasım 2013 Cuma

Kışın keyifli anları: NOEL PAZARLARI

(alm:Weihnachtsmarkt tür: Noel)
Foto: in.Stuttgart / Stuttgart-Marketing GmbH
Hiç unutmam iş hayatına atıldığım ilk yıllardı, kurban bayramı kara kışa denk gelirdi o zamanlar. İş hayatının yoğun temposundan yorgun düşmüş hemen herkesin tek keyfi, bayram tatilini fırsat bilip Avrupa’ya kaçmaktı. Herkes döndüğünde fotoğraflara bakılırdı, ama fotoğraflarda neredeyse arkadaşınızı bile seçemezdiniz. Zira dondurucu soğukta bir tek gözler görünecek kadar sarınmış arkadaşınızın ya gözlerini çok iyi tanımanız ya da gardırobunu biliyor olmanız gerekirdi. O zamanlar da, daha sonra ansızın o soğuklarda yaşamaya başladıktan sonra da savunduğum tek bir şey vardı. O da "Avrupa’ya kışın gitmeyiniz efendim (orta ve kuzey Avrupa için geçerli)". Avrupa’nın ilkbaharı, yazı, sonbaharı pek güzeldir, ama kışı soğuktur işte. Kışın neden ısrarla donmak istersiniz ki? Sonradan düşününce evet pek tabi kışın da gidilebilir dedim kendi kendime. Avrupa’yı kışın da güzel gösteren en azından donduğunuza değecek bir takım aktiviteler var elbette. Örneğin Noel hazırlıkları ve Noel pazarları…

12 Kasım 2013 Salı

Güle Güle SONBAHAR


Geçmiş blog yazılarına şöyle bir göz attım da, elim kaleme son olarak ilkbahar için değmiş. Bu esnada ilkbahar bitti, yaz geldi ve dolu dolu tükettik yazı da. Ardından sonbahar gösterdi yüzünü, şimdi o da geçip gidiyor bile. Zaman ne kadar da hızlı akıyor geyiği yapmayacağım:), en azından bu yazıda, yoksa 30‘undan sonra zaman cidden çok hızlı geçiyormuş.

Ben en çok yazı severim, ardından ilk baharı… Aslında kış çocuğuyum ama güneşsiz yapamıyorum. Güneşe olan bağımlılığımı ise Almanya’ya taşındıktan sonra çok daha iyi anladım… En ufak bir güneş hüzmesi görünce dört duvar arasında kalmayıp/kalamayıp, soğuk da olsa dışarı atmaların ardı arkası kesilmeyince, tescillenmiş oldu benim güneş sevdam. Bir nevi günebakan diyebiliriz elbette:)

5 Kasım 2013 Salı

Cok sevgili okuyucularımız, sevgili seyahat severler


Başlık size seçim propogandasını anımsatmış hatta ve hatta „aman kaçın oy isteyecek“ hissini yaşatmış olabilir, durun  durun yok öyle bir şey… Siz onu normal bir girizgah, samimi bir başlangıç cümlesi olarak alın. İşin özü yazar burada, uzun zamandır bloğu boşladığı için uygun bir giriş cümlesi aramış ama bulamamıştır, sonunda klavyesinin götürdüğü yere gitmeye karar vermiştir.

Bizi takip edenler, bloga gelip bir bakıp „yine mi yeni yazı yok“ diyenler olmuştur eminim. İşte bu yazının maksatı da, bu vesileyle sessizliğimize  bir son vermektir.


15 Ağustos 2013 Perşembe

Dünyanın Alt Ucuna Yolculuk, TAZMANYA

Tazmanya’yı nasıl bilirsiniz? Benim aklıma Tazmanya denildiğinde ilk olarak çocukken Bugs Bunny ile maceralarını izlemeye doyamadığım çizgi film karakteri geliyor. Hani şu homur homur ortalarda kendi etrafında dönerek dolanan ve hemen hemen herşeyi yiyebilen canavar. Neredeyse hepimiz Tazmanya adını ondan öğrenmişizdir, böyle bir yer vardır dünya üzerinde ve bu canavar orada yaşamaktadır. Ama acaba nerededir, nasıl gidilir, neler yapılır hiç merak etmiş miydiniz?


Şimdi koltuklarınızın dik, masalarınızın kapalı olduğundan emin olun çünkü birazdan hep birlikte adını çizgi film karakteri olarak tanıdığımız Tazmanya Canvarının ana vatanına, dünyanın alt ucuna doğru yolculuğa çıkacağız.

20 Mart 2013 Çarşamba

Hoşgeldin İlkbahar


İlkbahar demek doğanın uyanışı, yeni bir maceraya yine yeniden başlamak ve aslında her seferinde yeni bir seyahat demek. Ben doğanın bu yolculuğunda hep sevince boğulurum ve her bahar yeni bir yazı yazmak isterim. Her bahar dediğime bakmayın Gezgindir Gezenin Adı tarihinde bu ikinci geleneksel bahar yazısı :)

31 Ocak 2013 Perşembe

Güneydoğu Asya'da 4 Hafta, 4 Ülke...


“Bundan 20 yıl sonra, yaptıklarınızdan daha çok, yapmadığınız şeylerden ötürü hayal kırıklığı yaşayacaksınız. O yüzden düğümlerinizden kurtulup, uzaklaşın güvenli limanlarınızdan. Alize rüzgarlarını yakalayın yelkenlerinizde. 

Araştırın, hayal edin, kesfedin!

Mark Twain ***  

***Mark Twain’in yollara düşüren, ilham verici "Twenty years from now you will be more disappointed by the things you didn’t do than by the ones you did do. So throw off the bowlines, sail away from the safe harbour. Catch the trade winds in your sails. Explore. Dream. Discover.” sözünün Türkçe çevirisini bulamadığım için kendimce birşeyler karaladım. Hatalıysam affola:) 

Mark Twain’in dediği gibi; hayallerinin, tutkularının peşinden koşmalı insan, öyle ya bir kere geliyoruz dünyaya. Yoğun iş hayatı ve koşturmacaları arasında, biz bunu yapmaya çalışıyoruz da zaman zaman. Durduğu yerde durmak gibi bir kavramla henüz tanışamadığımız ise doğrudur. Hal böyle olunca gitmek-görmek-keşfetmek duygumuzu tatmin etmek için gidiyoruz biz öyle arada bir, yüreğimizin götürdüğü yerlere... Neden böyle bir başlangıç oldu derseniz, bir önceki yazımda paylaşmıştım; biz Güneydoğu Asya'ya gidiyoruz, hayallerimizi gerçekleştirmeye, hiç görmediğimiz renkleri görmeye diye... Gittik, gezdik, gördük ve döndük evimize... Herkesin de en kısa zamanda hayallerini gerçekleştirmesi dileğiyle, gelelim biz bu dört haftada nerelerdeydik...