31 Mayıs 2012 Perşembe

Akdeniz'in 300 günü güneşli kenti, MARSILYA



Annecy'den sonra direksiyonumuzu Güney Fransa'ya yani Provence-Alpes-Côte d'Azur bölgesine çevirdik. Akdeniz'in 300 günü güneşli şehri, Marsilya’ydı bu sefer hedefimiz…

Kimi zaman yağmurlu kimi zaman güneşli yolculuk boyunca (kullandıgımız yolun adı Autoroute du Soleil  - Günes yolu idi), güneye doğru ilerledikçe tanıdık ve bir o kadar da görülmesi gereken yerler birer birer tabelalarda kendini gösteriyordu; Grenoble, Orange, Avignon... Hatta bir ara tamamen taş evlerden oluşan kücük bir yerleşim dikkatimizi çekti, o kadar ki dönüş yolunda uğranmalıydı. Sonradan öğrendik ki burası Mornas'mış. 

Marsilya'ya vardığımızda güneş neredeyse batmak üzereydi, ama yine de batmadan evvel bizi bekliyordu sanki. Arabayı  güvenli bir yere park eder etmez kendimizi güneşe doğru yürürken bulduk. Önümüzde haritalarıyla koşuşturan çifti görünce doğru iz üstünde olduğumuzu anladık, gezgin hisleri işte... Ayaklarımız bizi güneşin batışının izlenebileceği en güzel noktalardan birine getirmiş, Catalan Plajı... Bu kadar yol bu güzel manzarayı görmek için bile değerdi. 


Marsilya'ya gelişimiz çok ani olduğu için, ne, nedir, nerededir, ne yenir içilir pek bilmiyorduk. Öncelikle gezgin ayaklarımız sonra da sıkça buralara yolu düşen dostlardan gelen yerel tüyolar yardımcı oldu bize.

Avrupa'nın en büyük limanı, Marsilya


Bir liman şehri olan Marsilya, Provence-Cote d'Azur bölgesinin merkez şehri ve aynı zamanda bu bölgenin en büyük, Fransa'nın ise ikinci büyük şehri... Marsilya konumu itibariyle Akdeniz’deki eski Fransız sömürgelerinden çok sayıda göç almış. Öyle ki Fransızların bu bölgede azınlıkta olduğunu bile söyleyebiliriz. Tarihi M.Ö 600 yılına dayanan Marsilya, Akdeniz’in en büyük ticari limanına sahip. 

Hani her yeni gördüğünüz yeri, bir yerlere benzetirsiniz ya, Marsilya bize biraz Izmir biraz Selanik’i anımsattı, pek tabi ortak özelliği liman kenti olan şehirler. Mimarisi dışında cok da alışık olduğumuz kasvetli Avrupa şehirlerine benzetmek ise pek mümkün degildi.  Marsilya’da şehrin kozmopolit yapısından dolayı, her sokak her yer ayrı birer sürpriz. Grafitiler ise çok meşhur, her duvar her dükkan kepengi Grafitiler ile renklenmiş…

Belirtmek de fayda var, Marsilya suç oranının bölgede en yüksek olduğu şehir. Ayrıca çok büyük park sorunu var. Bir Paris gibi olmasa da kaldırım, yol ortasi, dükkan önü demeden her bulunan boşluğa arabalar parkedilmiş. İlk gün arabayı biraz pahalıca olsa da otoparka bırakmaktan başka çare bulamadık. 


Marsilya’da güneşi Catalan plajında batırıp, liman bölgesini dolaşmaya başladık. Liman ve Marsilya’nın en güzel fotoğraflanabileceği Palais de Pharo ise yolumuzun üzerindeydi. Kendimizi çok fazla yormadan limanda gözümüze kestirdiğimiz barlardan birinde oturup deniz kokusunu içimize çektik. Yine sevgili arkadasımız Ulaş sayesinde kesfettiğimiz Pastis yani Fransız rakısı keyfimize eşlik etti. Pastis, bizim rakı gibi sulandırılarak içilen, ancak suyla karıştırıldığında hafif sarımtırak renk alan Fransız içkisi ya da rakısı. İçimi cok hafif ve sonrasında baş ağrısı yapmıyor olması da ayrı bir güzellik.

İkinci gün park konusunda daha rahat ve şanslıydık. Erken kalkan yol alırmış misali, hemen merkezi bir yerde bulduk park yerimizi  (Le Panier). Park konusunda şanslıydık şanslı olmasına ama, daha önemli iki noktada bir o kadar da şanssızdık.

Birincisi günlerden 8 Nisan Pazar yani Paskalya Pazarı olmasıydı. Turistik bölgelerde çok büyük problem yoktu ama aslında daha yerel hayatın içindeki dükkan, cafe ve restoranlar yani bizim asıl görmek istediğimiz yerler ne yazik ki kapalıydı.

İkincisi ise güneşli ama rüzgarlı bir gündü Marsilya için. Meteoroloji sitesine bakarken günün kaç saat güneşli geçeceği bilgisi kadar rüzgarın şiddetine de bakmak gerekiyormuş. Yaklaşık saatte 60 km hızla esen rüzgar dolayısıyla bundan sonra ne yapmamız gerektiğini biliyoruz artık;) 

Le Panier'in eski evleri ve yokuslu sokaklari , Marsilya - Fransa
Kahvaltımızı edip, Le Panier’i dolaşmaya başladık. Burası eski şehir olarak da geçiyor ve limanin sol yukarısında kalıyor. Hemen girişte yer alan cok şirin küçük klasik Fransız kafeleri, fırınlar, küçük meydanlar ve yanı sıra sanat atölyeleri, sabuncularla dolu bir semt burası. 

Cathedral de le Major, Marsilya - Fransa
Ayrıca Cathedral de la Major’da burada gezilmesi gereken yerlerden. Biz tam Paskalya ayinine denk geldiğimiz için çok kalabalıktı, dışarıda ise rüzgardan dolayı çok fazla duramadan daldık yine Le Panier sokaklarına bir taraftan da acaba bu eski evlerden tepemize birşeyler düşer mi diye korkarak. 

Petite Train , Marsilya - Fransa
Limana doğru indiğimizde turist otobüsleri ve tırtıl trenlere (Petite Train) denk geldik, ve zaten gitmeyi istediğimiz, sehre tepeden tamamiyle hakim olan Notre Damme de la Garde’a Le Petite Train ile gidiliyordu. Büyük turumuzu kişi başı 7 Euroya alıp ayaklarımızı dinlendirerek şehri seyre daldık. İlk defa bir gezimizde video çekmeye merak saldım ama bu kısa videoları birleştirmek de ayrı bir meziyet istiyor. Ayrıca benim hazirladığım video baş dönmesi ve mide bulantısı gibi yan etkiler gösterdiği için buraya ekleyemiyorum ne yazık ki:) Küçük trenle turumuz, video denemesi haricinde oldukça keyifliydi. Marsilya'yı dolaşmak için güzel bir alternatif.

Notre Damme de la Garde, Marsilya - Fransa
Notre Damme de la Garde, Marsilya'nın doğal en yüksek tepesinde kurulmuş, 360. derece görüş açısıyla mutlaka görülmesi gereken bir yer. Biz rüzgardan dolayı ayakta bile durmakta zorlansak da kuytu yerler buldukça fotoğrafladık çevreyi.

Chauetou d'If, Marsilya - Fransa
Bahsetmemek olmaz, Marsilya'nın hemen karşısında  Alexander Dumas'ın "Monte Cristo Kontu"nda da adı geçen Chauetou d'İf yer alıyor. Buraya sık aralıklarla kalkan tekne ile gitmek mümkünmüş. Rüzgarlı havalarda ada da kıyıya yanaşmak zor olur diye gitmeye hiç niyetlenmedik bile.

Tren turumuzu bitirip Marina'ya tekrar geri döndüğümüzde, rüzgar da hızını biraz azaltmıştı. Izmir kordon boyuna bezettiğimiz buradaki kafelerde güneşin tadını çıkarmaya karar verdik. Buradan sonra ne tarafa gideceğimizi düşünmek icin de güzel bir soluklanma molası oldu bu bizim için. Bir sonraki talihli nokta, tren garı olarak belirlendi:)

St. Charles Tren Gari (Gare de Marseille St. Charles), Marsilya - Fransa

Tren istasyonları genelde şehirle bir seviyede olur değil mi, yok Marsilya'da öyle değil işte. Marsilya engebeli bir şehir olduğundan St.Charles Tren Garı (Gare de Marseille St.Charles) da şehrin yüksek noktalarından birinde kurulu. İstasyona ulaşmak için 104 basamak çıkıyorsunuz ve bir kez daha yukarıdan bakıyorsunuz Marsilya'ya. Bizim son duraklarımızdan biri olsa da tren yoluyla Paris ya da komşu şehirlerden gelenler ilk buradan bakıyor şehre

St. Charles Tren Gari (Gare de Marseille St. Charles), Marsilya - Fransa

Yavaş yavaş karnımız acıkmaya başlayınca yönümüzü önce Pizzacı Chez Noel'e çevirdik, arkadaşımız Fransa'nın ve Avrupa'nın en iyi pizzacısı diyordu, ama ne yazık ki Paskalya Pazarı nedeniyle kapalıydı.

Le Canebiere Caddesi ve Reformes Canebiere

Biz de Le Canebiere caddesinin sonunda Réformés Canebière'nin neredeyse yanı başında olan Chez Noel'e şöyle bir bakıp, cadde boyunca aşağıya doğru yürüdük. Bir diğer durağımız Cours Julien, yani Marsilya'da sanata ev sahipliği yapan cadde...


Daha çok fazla da ilerleyemeden caddenin diğer tarafında kurulmuş rengarenk roman festivalini gördük. geçen sene Stuttgart'ta cok keyifle izledigimiz Boban ve Marco Markoviç Orkestar bir gün önce burada sahne almış ve biz kaçırmışız. Akşama hazırlanan alan yine de boş değildi. çocuklar bir taraftan resimler yapıyor diğer taraftan Hintlilerin 3 tekerlekli bisikleti rikşada koltuk kapabilmek için birbirini yiyorlardı:) Harika karelerle karşılaşmanın sevinciyle caddede aşağı doğru yürümeye devam ettik.


Resmi tatil dışında çok da keyifli olacak Cours Julien'e, yani bu turistik olmayan bölgeye gelmek, ancak boş sokak ve kapalı dükkanlarla karşılaşmak hevesimizi kursağımızda bıraktı. Biz yine de ara sokaklarda dolaşmaya devam edip Tahtakale benzeri dükkanlar, Tunus, Cezayir kahve ve restoranlarının arasından dolanarak yine marinaya indik.

Bütün gün boyunca Marsilya sokaklarını tabana kuvvet arşınladığımız için, karnımız her ne kadar zil çalsa da arabada oturup biraz olsun ayaklarımızı dinlendirmek istedik. Ve bu arada ünlü Boullabaise'i (buylabez olarak okunuyor)  en güzel nerede deneyebileceğimizi araştırdık. Marsilya'da boullabaise ya Chez Michelle yada ChezFonfon'da içilirmiş. Ama Le Corniche ve Catalan Plajında bulunan bu iki yere de ulaşmak yorgun ayaklarımıza ağır geleceği için, hayatımızın hatasını yapıp Marina'da biryerde yemeğe karar verdik. Boulabaise birden fazla balık ve balık ürünüyle yapılan bir çorba. 

Boullabaise (balik corbasi), Marsilya - Fransa
Daha sonra karşı komşumuzun söylediğine göre bizim içtiğimiz boullabaise orjinalinden biraz daha lüksmüş. Eski balıkçı yemeği olan boullabaise balıkçıların satamadığı balıklarını değerlendirmek için kendilerine yaptıkları bir çorbaymış özünde. Boullabaise bir sos ve ekmekle birlikte ikram ediliyor, isteyen çorbayı ayrı balık ürünlerini ayrı tercih edebiliyor ya da bizde olduğu gibi herşey bir çorba kasesinde servis ediliyor -ki bu şekilde yemek gerçekten zor oluyormuş

Esim Boullabaise'le boğuşurken ben Fransız Aioli sosu eşliğinde haşlanmış sebze ve balık tabağı yedim. oldukça lezzetli olduğunu söyleyebilirim:) 

Biz Marsilya’yı yürüyerek gezmeyi tercih ettik, Le Corniche yani şehrin dışındaki plajlara doğru ilerleyen caddeyi ise arabayla dolandık. Ama bu bölgeye gelmek için bisiklet güzel bir alternatif. Özellikle yaz aylarında Marsilya’yı ziyaret edip hem de deniz molası verecekler için bisiklet ideal olur. Ama şehrin diğer kısımlarının engebeli olduğunu da unutmamak lazım:)

Gezimiz boyunca rüzgar ve dalgalardan dolayı göremesek de, Marsilya kıyılarının güzelliği dillere destan... Özellikle Marsilya ve Casis arasında kalan 20 kmlik kıyı şeridi Les Calanques, yani koylar inanılmaz güzelliklere ev sahipliği yapıyormuş. Buralara tekrar gelmek için güzel nedenler bunlar:)

Marsilya’da mutlaka...


Boullabaise  yiyin – pahalı olsa da paraya kıyıp bir kez olsun denenmeli
Midyeye doyun
Pastis için - içemezseniz de üzülmeyin bir şişe yanınıza alın
Sabun alın– Marsilya sabunları meşhur, herşeyden sabun yapmışlar Pastisli sabun bile var. Güzel bir hediyelik eşya altenatifi

Söz Fotoğrafların...
Le Panier'den Notre Damme de la Garde'a bakis
Le Panier Sokaklari, Marsilya - Fransa
Cathedral de la Major'da Paskalya Ayini, Marsilya - Fransa
Le Panier'den sokak manzaralari
Le Panier'den sokak manzaralari
Le Panier'den sokak manzaralari
Vieux Port (Eski Marina)'daki kafe ve restoranlar

Notre Damme de la Garde, Marsilya - Fransa
Notre Damme de la Garde, Marsilya - Fransa

Notre Damme de la Garde, Marsilya - Fransa
Notre Damme de la Garde, Marsilya - Fransa

Notre Damme de la Garde, Marsilya - Fransa
Vieux Port, Marsilya - Fransa
St. Charles Tren Gari (Gare de Marseille St. Charles), Marsilya - Fransa
Le Canebiere, Marsilya - Fransa

Le Canebiere, Marsilya - Fransa
Le Canebiere, Marsilya - Fransa
Le Canebiere, Marsilya - Fransa

Le Canebiere, Marsilya - Fransa
Le Canebiere, Marsilya - Fransa

6 yorum :

  1. Çoook güzel bir gezi yazısı olmuş... Biz geçen yaz Nice civarında bir Cote d'Azur turu yapmıştık, Marsilya'yı görmedik. Bu yaz planımıza dahil edip etmemeyi düşünürken yazınızla karşılaşmak çok iyi oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkürler, cok sevindim:)
      Marsilya Güney Fransa'da kesinlikle görülmesi gereken yerlerden, bir gün bile olsa Marsilya'ya zaman ayrilmali diye düsünüyorum. Kendine has renkli bir havasi var.

      Sil
  2. Elinize sağlık. Haziran sonu gitmeyi planlıyoruz. Güzel bir ön bilgilendirme oldu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkürler Selma Hanim,
      Gecikmeli bir cevap oldugu icin, coktan Marsilya'dan dönmüs oldugunuzu düsünüyorum:) Gecikme icin kusura bakmayin. Umarim notlarimiz faydali olmustur ve seyahatiniz de güzel gecmistir...

      Sil
  3. Marsilyadan Parise hızlı tren var mı acaba biliyormusunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bildigim kadariyla Paris - Marsilya arasinda TGV yani hizli tren var ve 3 - 3,5 saat sürüyor olmasi lazim.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...