12 Ocak 2015 Pazartesi

Avrupa’da Bedava Yürüyüş Turları


Tüm uğraştırıcı vize prosedürlerine rağmen, AVRUPA hemen herkesin gidip gezmekten vazgeçemediği, gezi rotalarının en bilindik durağıdır. Derin tarihi ve mimarisiyle hep çekici bir tarafı vardır ve yollarımız da sıkça düşer Avrupa ülkelerine. Ama çoğu zaman önünde durduğumuz bir binanın, bir köprünün ve yahutta bir sarayın önemini bilmeden, tarihteki ilginç hikayesini dinleyemeden fotoğraflarımızı çeker döneriz evlerimize. Halbuki geçmişte neler yaşanmıştır tam da durduğumuz o noktada, bilmek, gezilerimizi bilgiyle doldurmak, görmek kadar öğrenmek de güzel olmaz mı?

Elbette bilgiye ulaşmak artık çok daha kolay… Gezi kitapları, dergiler ve internet sayesinde aradığımız bilgilere kolayca ulaşabiliyoruz… Ama tarih konusunda ilgili ve bilgili biri gelse, canlı canlı kaynağında anlatsa şu hikayeleri fena da olmazdı. Hem şehrin en önemli noktalarını gezdirsin, bu noktaların tarihteki önemini, orada neler yaşandığını anlatsın bize, hem de bedava olsun… Kulağa hoş gelmiyor mu sizce de? Gerçekten hoş ve keyifli olurdu ve bir çok şehirde böyle bedava yürüyüş turları da mevcut. Ben size bizim üç ayrı destinasyonda deneyimleyip cok memnun kaldığımız bir kuruluştan SANDEMANs New Europe Tour'dan bahsetmek istiyorum.

31 Aralık 2014 Çarşamba

Merhaba 2015



Bir senenin daha sonuna geliyoruz ya ister istemez geriye dönüp değerlendirme yapmak istiyor insan. Gerçi blogda en son hoşgeldin 2014 demişim ve şimdi 2014’e güle güle, 2015’e ise merhaba diyoruz. Zaman çok hızlı geçiyor… Tam zamanlı çalışıp, yarı zamanlı gezerken bir de blog ve sosyal medya hesaplarına zaman ayırmak oldukça zor. Zevkli elbette ama bir o kadar da meşakatli… Bu vesileyle yeni yılın ilk dileğini dile getirip; 2015’te daha çalışkan bir blogger olup, blogu daha güncel tutmayı diliyorum :)
  
Bangkok'ta girdiğimiz 2014, bizim için dop dolu bir sene oldu. Görmek istediğimiz yerler listemize bir çok tik attık. Hatta gelecek için listemizi genişlettik bile. Dünyanın henüz %17‘sini görebilmişken ve önümüzde daha %83 gibi büyük bir hedef varken yine de sevdiğimiz yerlere tekrar tekrar gitmekten kendimizi alıkoyamadik. Gönlümüzde derin yer eden Tayland’a geçen sene ben ikinci Tamer ise üçüncü kez gitmiş olduk ve bunun Tayland’a son gezimiz olmadığını çok iyi biliyoruz. Sevgili 2015 senden bir Tayland gezisi daha bekliyoruz :)

17 Ocak 2014 Cuma

HOŞÇAKAL 2013, MERHABA 2014


En son blogda (link) yine Asya’ya gideceğimizden bahsetmiştik ya, e biz gittik de döndük bile… Üç haftayı doya doya Sri Lanka, Tayland ve Malezya’da geçirdikten sonra yine kürkçü dükkanındayız.

Döneli bir hafta bile olmadı henüz, o yüzden yeni bir gezi yazısı performansı beklememek lazım, zira halen daha zaman kavramımızı eskiye döndüremedik. Avrupa saatiyle yatıp Asya saatiyle kalkar, gün içinde zombi gibi gezer olduk. Yoğun iş temposuna ışık hızıyla girişimiz de pek kolaylık sağlamadı bize elbette. Ama hani diyoruz ya bizim bir Facebook sayfamız var diye, işte orada durmadan fotoğraf yayınlıyoruz. Eğer merak ederseniz sizi de bekleriz. Hem Facebook sayfamızı beğenirseniz tüm güncellemelerden haberdar da olursunuz, bizden söylemesi:)

12 Aralık 2013 Perşembe

Yeni Rota: Yine Asya


Yollara düşmeye iki haftadan az zaman kaldı ve biz rotamızı ancak yeni planlayabiliyoruz. İzinleri ayarlayalı epey zaman geçti geçmesine ama, dünya güzel, görülecek çok yer var diyip, her yere bakınıverdik. Karar vermek de iyice zorlaştı böylece. Önce yakınlar olsun diye düşündük, sonra uzaklar çağırdı sanki. Ayran gönüllüyüz ya, Küba’dan Afrika’ya, Patagonya’dan Filipinler’e kadar görmek istediğimiz her yer ya olursa diye incelendi, ama nafile… Seyahatten aylar öncesinden biletleri ayarlamak, ekonomik seyahatin en önemli adım taşıdır ama, olmadı işte, son dakikada her yer ateş pahası... Doğal afet faktörünü de unutmamak lazım. Sonra gidiş dönüş biletlerinden hayır gelmeyip tek yön biletleri incelemeye başlayınca olan oldu… Sonuç, ağzımızın tadına göre bir rota çıkardık kendimize.

22 Kasım 2013 Cuma

Kışın keyifli anları: NOEL PAZARLARI

(alm:Weihnachtsmarkt tür: Noel)
Foto: in.Stuttgart / Stuttgart-Marketing GmbH
Hiç unutmam iş hayatına atıldığım ilk yıllardı, kurban bayramı kara kışa denk gelirdi o zamanlar. İş hayatının yoğun temposundan yorgun düşmüş hemen herkesin tek keyfi, bayram tatilini fırsat bilip Avrupa’ya kaçmaktı. Herkes döndüğünde fotoğraflara bakılırdı, ama fotoğraflarda neredeyse arkadaşınızı bile seçemezdiniz. Zira dondurucu soğukta bir tek gözler görünecek kadar sarınmış arkadaşınızın ya gözlerini çok iyi tanımanız ya da gardırobunu biliyor olmanız gerekirdi. O zamanlar da, daha sonra ansızın o soğuklarda yaşamaya başladıktan sonra da savunduğum tek bir şey vardı. O da "Avrupa’ya kışın gitmeyiniz efendim (orta ve kuzey Avrupa için geçerli)". Avrupa’nın ilkbaharı, yazı, sonbaharı pek güzeldir, ama kışı soğuktur işte. Kışın neden ısrarla donmak istersiniz ki? Sonradan düşününce evet pek tabi kışın da gidilebilir dedim kendi kendime. Avrupa’yı kışın da güzel gösteren en azından donduğunuza değecek bir takım aktiviteler var elbette. Örneğin Noel hazırlıkları ve Noel pazarları…

12 Kasım 2013 Salı

Güle Güle SONBAHAR


Geçmiş blog yazılarına şöyle bir göz attım da, elim kaleme son olarak ilkbahar için değmiş. Bu esnada ilkbahar bitti, yaz geldi ve dolu dolu tükettik yazı da. Ardından sonbahar gösterdi yüzünü, şimdi o da geçip gidiyor bile. Zaman ne kadar da hızlı akıyor geyiği yapmayacağım:), en azından bu yazıda, yoksa 30‘undan sonra zaman cidden çok hızlı geçiyormuş.

Ben en çok yazı severim, ardından ilk baharı… Aslında kış çocuğuyum ama güneşsiz yapamıyorum. Güneşe olan bağımlılığımı ise Almanya’ya taşındıktan sonra çok daha iyi anladım… En ufak bir güneş hüzmesi görünce dört duvar arasında kalmayıp/kalamayıp, soğuk da olsa dışarı atmaların ardı arkası kesilmeyince, tescillenmiş oldu benim güneş sevdam. Bir nevi günebakan diyebiliriz elbette:)

5 Kasım 2013 Salı

Cok sevgili okuyucularımız, sevgili seyahat severler


Başlık size seçim propogandasını anımsatmış hatta ve hatta „aman kaçın oy isteyecek“ hissini yaşatmış olabilir, durun  durun yok öyle bir şey… Siz onu normal bir girizgah, samimi bir başlangıç cümlesi olarak alın. İşin özü yazar burada, uzun zamandır bloğu boşladığı için uygun bir giriş cümlesi aramış ama bulamamıştır, sonunda klavyesinin götürdüğü yere gitmeye karar vermiştir.

Bizi takip edenler, bloga gelip bir bakıp „yine mi yeni yazı yok“ diyenler olmuştur eminim. İşte bu yazının maksatı da, bu vesileyle sessizliğimize  bir son vermektir.


15 Ağustos 2013 Perşembe

Dünyanın Alt Ucuna Yolculuk, TAZMANYA

Tazmanya’yı nasıl bilirsiniz? Benim aklıma Tazmanya denildiğinde ilk olarak çocukken Bugs Bunny ile maceralarını izlemeye doyamadığım çizgi film karakteri geliyor. Hani şu homur homur ortalarda kendi etrafında dönerek dolanan ve hemen hemen herşeyi yiyebilen canavar. Neredeyse hepimiz Tazmanya adını ondan öğrenmişizdir, böyle bir yer vardır dünya üzerinde ve bu canavar orada yaşamaktadır. Ama acaba nerededir, nasıl gidilir, neler yapılır hiç merak etmiş miydiniz?


Şimdi koltuklarınızın dik, masalarınızın kapalı olduğundan emin olun çünkü birazdan hep birlikte adını çizgi film karakteri olarak tanıdığımız Tazmanya Canvarının ana vatanına, dünyanın alt ucuna doğru yolculuğa çıkacağız.